Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
# a. Kükürtdioksit (SO2) # b. Azotoksitler (NOx) # c. Karbonmonoksit (CO) # d. Asılı partiküller (parçacıklar – tozlar) # e. Diğer Kirletici Maddeler # HAVA KİRLİLİĞİNİN KAYNAKLARI # A. Doğal Kaynaklar # B. Yapay kaynaklar # 1.Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği # 2. Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliği # 3. Trafikten Kaynaklanan Hava Kirliliği
Havayı kirleten kükürt bileşiklerinin en önemlisi S02′dir. Fosil yakıtlarının yakılmasından sonra geri kalan SO2 (kükürtdioksit) atmosferdeki katalitik (manganez ve demir tozları) veya fotokimyasal maddeler vb. ile reaksiyona girerek sülfür, sülfat ve nem durumuna göre sülfürik asite dönüşerek etkili olabilir.
SO2, suda kolayca çözünebilen bir gaz olduğu için kana da kolayca karışabilmektedir. Kirli havada çok bulunan bu kirletici, insanlarda üst solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilmektedir. Ayrıca yapı malzemelerinin içine girerek çabuk bozulmalarına yol açmaktadır.
Kükürtlü kirleticiler nemli havada su buharı ile birleşerek sis ve pus olaylarının uzun süreli olmasına bunun yanında asit yağmuru olarak yere düşmeye de sebep olur. İşte bu SO2 gazı, en çok fosil yakıtlarının yanmasından kaynağını almaktadır.
Bundan dolayı fosil yakıtlarının kullanımına sınırlama getirilmesi yollan aranmalı veya alternatif enerji kaynaklarının üzerinde araştırmalara ağırlık verilmelidir.
Azot bileşikli maddeler genellikle büyük sanayi kuruluşlarından, büyük fabrikalardan, yüksek sıcaklıkta yanan kazanların bacalarından ve benzinli araçların egzozlarından havaya karışmaktadır. Azotlu bileşiklerin en önemli iki tanesi azotmonoksit (NO) ve azotdioksit (NO2) dir. İkisi de zehirlidir. Bunlar da SO2 gibi suda kolayca çözünür ve suya girer. Sonrada kana karışarak zehirlenmelere yol açar. Çok düşük miktarda bile, kana karıştığı zaman ödem ve kanamalara yol açtığı için hem insanlar hem diğer canlılar için oldukça tehlikelidir. Renksiz, kokusuz, tatsız olan NOx akciğeri tahrip edip, hastalık yapabilme özeliğine sahiptir. Atmosferde fotokimyasal sis oluşumuna da yardımcı olan bu gaz, subuharı ile karışarak asit yağmuruna dönüşebilmektedir.
Daha çok katı, sıvı ve gaz yakıtlarının tam yanma olayının gerçekleşmemesi sonucu atmosfere bacalardan (ev, fabrika) ve egzozlardan çıkarak karışır.
Boğucu bir özelliğe sahip olan CO gazı, kanda O2 (Oksijen) taşımayı üstlenmiş olan hemoglobin ile birleşerek vücudun O2 kapasitesini azaltır.
Sigara dumanından çıkan CO oranı, 400-450 ppm mertebesindedir. Bir insanın sigara içmese dahi bulunduğu ortam, sigara dumanı bakımından yoğun ise, soluduğu ile kalp ve damar fonksiyonları etkilenebilir. CO gazı, kandaki O2′i azaltır ve insan faaliyetlerini, hareketini zayıflatabilir. Bu gaz (CO), havada %03 sınır değerinde öldürücüdür.
Havada askıda bulunan partikül halindeki sıvı veya katı haldeki maddeler büyüklük ve yoğunluklarına bağlı olarak kirliliğe etki yapmaktadır. Endüstri kuruluşları ve evlerden çıkan kül, kömür, çimento tozu, kum, toprak vb. gibi katı maddelere toz denilmektedir. Bu kirleticilerin insanın fizyolojik yapısına iki şekilde etki yaptığı görülmüştür:
- Kimyasal bakımdan aktif olmayan kirleticilerin çizme, tahriş etme etkisi
- Kimyasal bakımdan aktif olan kirleticilerin zehirleyici (toksit) etkisi.
Solunum yoluyla havadaki 3 mikron çapından büyük taneciklerin vücuda girme şansları yoktur. Daha ince toz ve partiküller akciğere yerleşir, sonra kana karışır, son safhada ise, sinir ve damar rahatsızlıklarına sebep olabilir.
Yukarıda bahsedilen ana kirleticiler dışında katı, sıvı, gaz halinde olabilen bazı maddelerin de havayı kirleterek canlı sağılığını tehdit ettiği bilinmektedir.
Bunlardan gaz halindeki hidrokarbonlar(HC) yakıtların iyi yanmamasından, egzozlardan ve benzin depolarından buharlaşmadan ortaya çıkar. Atmosferdeki fotokimyasal reaksiyon göstermesi ve kanserojen etkisi ile bilinmektedir.
Ayrıca kurşun, çinko, kadmiyum, krom gibi ağır metallerin de solunum yoluyla vücuda girerek insanlar ve diğer canlılara zarar verdiği tespit edilmiştir.
Doğrudan etki yapan tek organik gaz ise, etilendir. Flor ve florlu atık gazlar daha çok fosfatlı gübre üretimi esnasında ortaya çıkarlar. Bu florlu gazların da göz ve solunum yolu rahatsızlıklarına neden olduğu bilinmektedir.
Klor ve klorlu bileşikler ise; temizleyici, soğutucu, yangın söndürücü gibi üretim kollarında kullanılırlar. İlaç ve kimya sanayisinde çok kullanılan klorlu bileşikler de havada yüksek oranlarda bulunursa, solunum ve cilt yoluyla vücuda girerek kalıcı rahatsızlıklara hatta ölümlere bile yol açabilirler.
Yapılan araştırmalar insan ve diğer canlı hayatını tehdit eden kirleticilerden (CO) in %70-90′ının, (NO) in % 40-70 nin, (HC) un % 50 sinden fazlasının, şehirlerde havadaki kurşunun % 100 ünün egzoz gazlarından çıktığını göstermiştir. Tedbirler de bu duruma göre düşünülmelidir.
Yanardağ volkan faaliyetleri, orman yangınları ile bitki örtüsü ve doğanın tahrip edilmesi örnek olarak verilebilir.
İnsanların faaliyetleri sonucu oluşan kaynaklardır. Bunlara ısınma amacıyla konutlarda yakıt kullanımı, sanayi faaliyetleri sonucu oluşan kullanımlar ve trafik kaynaklı kirlilikler verilebilir.
Kentlerimizdeki ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği özellikle kış döneminin başlaması ile birlikte artış göstermektedir. Kış aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin temel sebepleri; ısınmada kalitesiz yakıtların (kükürt, kül ve nem oranı yüksek kalori değeri düşük kömürler) iyileştirilme işlemine tabi tutulmadan kullanılması, yanlış yakma tekniklerinin uygulanması ve kullanılan kazanların bakımlarının düzenli olarak yapılmaması olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra hızlı nüfus artışı ve kentlerde nüfus yoğunlaşması, topoğrafik ve meteorolojik şartlara göre şehirlerin yanlış yerleşmesi ve dolayısıyla çarpık kentleşme şehirlerimizde görülen hava kirliliğini artırmaktadır. Kış aylarında ısınma amacıyla soba ve kaloriferlerde genellikle odun, kömür, fuel-oil ve doğal gaz yakılmaktadır. Soba veya kalorifer kazan bacalarından çıkan gazlara genel kirleticiler denilmektedir. Bunlar; karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotdioksitler (NOx) ve partikül maddeler (is, kurum ve toz) dir.
Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticiler baca ile havaya atılarak kirliliğe neden olmaktadır. Günlük ihtiyaçlarımızın karşılanması, yurdumuzun kalkınması, yeni iş sahalarının açılarak işsizliğin önlenmesi için bu fabrikaların mutlaka çalışması ve üretimlerini sürdürmesi gerekir. Burada önemli olan hem kalkınmayı sürdürmek ve hem de çevreyi korumaktır. İşyerleri, fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalıdır. Örneğin, temiz enerji kaynakları kullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalıdır. Sanayileşmenin yer seçimi önemlidir. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinler, mutlaka alınmalıdır.
Ulaşım araçları günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Her gün değişik şekilde yararlandığımız bu motorlu karayolu taşıtları havaya verdikleri kirletici gaz ve taneciklerle çevremizi ve soluduğumuz havayı kirletmektedir. Hava kirliliğinin yarısı motorlu taşıtlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle büyük kentlerin ana cadde ve kavşaklarında, karayolları çevrelerinde havayı kirleten madde emisyonları (atmosfere atılan gaz, toz, is v.s.) önemli boyutlardadır.
Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir. Şehir trafiğindeki araçlar; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar. Taşıtlarda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değişmektedir.
Taşıtlarda benzinli ve dizel motor olmak üzere iki tür motor kullanılmaktadır. Benzinli motorla çalışan bir taşıtın başlıca kirletici kaynakları; egzoz borusu, benzin deposu, kartel havalandırma, karbüratör, fren balataları ve lastiklerdir. Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynakları egzoz borusu, fren balataları ve lastiklerdir. Egzozdan üç tür duman çıkar. Siyah duman, tam yanmamış yakıt taneciklerinin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olmadığını gösterir. Gri-Beyaz duman, tam yanma artığı maddelerin oluşturduğu dumandır.
Uygun yanma koşullarının olduğunu gösterir. Mavi duman, yanmamış yakıt ve yağ karışımı olup, genellikle motorun bakıma ihtiyacı olduğunu gösterir. Taşıtlardan kaynaklanan kirleticiler, genel ve özel kirleticiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Egzoz gazları içinde bulunan karbondioksit (CO2), su buharı (H2O), hidrojen (H2) ve azot (N2) gazları kirletici olarak kabul edilmemektedir. Egzoz gazı içerisindeki karbonmonoksit (CO), partikül madde (is, toz, tanecik v.s.) ve hidrokarbonlar genel kirleticiler olarak kabul edilmektedir. Benzinli taşıtlarda ise kurşun (Pb) bileşikleri önemli bir kirleticidir.
Kaynak: Çevre Orman Bakanlığı Çevre Durum Raporu
Tarih: 2016-03-02 01:57:13 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Havayı Kirleten Maddeler Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
a. Kükürtdioksit (SO2)
Havayı kirleten kükürt bileşiklerinin en önemlisi S02′dir. Fosil yakıtlarının yakılmasından sonra geri kalan SO2 (kükürtdioksit) atmosferdeki katalitik (manganez ve demir tozları) veya fotokimyasal maddeler vb. ile reaksiyona girerek sülfür, sülfat ve nem durumuna göre sülfürik asite dönüşerek etkili olabilir.
SO2, suda kolayca çözünebilen bir gaz olduğu için kana da kolayca karışabilmektedir. Kirli havada çok bulunan bu kirletici, insanlarda üst solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilmektedir. Ayrıca yapı malzemelerinin içine girerek çabuk bozulmalarına yol açmaktadır.
Kükürtlü kirleticiler nemli havada su buharı ile birleşerek sis ve pus olaylarının uzun süreli olmasına bunun yanında asit yağmuru olarak yere düşmeye de sebep olur. İşte bu SO2 gazı, en çok fosil yakıtlarının yanmasından kaynağını almaktadır.
Bundan dolayı fosil yakıtlarının kullanımına sınırlama getirilmesi yollan aranmalı veya alternatif enerji kaynaklarının üzerinde araştırmalara ağırlık verilmelidir.
b. Azotoksitler (NOx)
Azot bileşikli maddeler genellikle büyük sanayi kuruluşlarından, büyük fabrikalardan, yüksek sıcaklıkta yanan kazanların bacalarından ve benzinli araçların egzozlarından havaya karışmaktadır. Azotlu bileşiklerin en önemli iki tanesi azotmonoksit (NO) ve azotdioksit (NO2) dir. İkisi de zehirlidir. Bunlar da SO2 gibi suda kolayca çözünür ve suya girer. Sonrada kana karışarak zehirlenmelere yol açar. Çok düşük miktarda bile, kana karıştığı zaman ödem ve kanamalara yol açtığı için hem insanlar hem diğer canlılar için oldukça tehlikelidir. Renksiz, kokusuz, tatsız olan NOx akciğeri tahrip edip, hastalık yapabilme özeliğine sahiptir. Atmosferde fotokimyasal sis oluşumuna da yardımcı olan bu gaz, subuharı ile karışarak asit yağmuruna dönüşebilmektedir.
c. Karbonmonoksit (CO)
Daha çok katı, sıvı ve gaz yakıtlarının tam yanma olayının gerçekleşmemesi sonucu atmosfere bacalardan (ev, fabrika) ve egzozlardan çıkarak karışır.
Boğucu bir özelliğe sahip olan CO gazı, kanda O2 (Oksijen) taşımayı üstlenmiş olan hemoglobin ile birleşerek vücudun O2 kapasitesini azaltır.
Sigara dumanından çıkan CO oranı, 400-450 ppm mertebesindedir. Bir insanın sigara içmese dahi bulunduğu ortam, sigara dumanı bakımından yoğun ise, soluduğu ile kalp ve damar fonksiyonları etkilenebilir. CO gazı, kandaki O2′i azaltır ve insan faaliyetlerini, hareketini zayıflatabilir. Bu gaz (CO), havada %03 sınır değerinde öldürücüdür.
d. Asılı partiküller (parçacıklar – tozlar)
Havada askıda bulunan partikül halindeki sıvı veya katı haldeki maddeler büyüklük ve yoğunluklarına bağlı olarak kirliliğe etki yapmaktadır. Endüstri kuruluşları ve evlerden çıkan kül, kömür, çimento tozu, kum, toprak vb. gibi katı maddelere toz denilmektedir. Bu kirleticilerin insanın fizyolojik yapısına iki şekilde etki yaptığı görülmüştür:
- Kimyasal bakımdan aktif olmayan kirleticilerin çizme, tahriş etme etkisi
- Kimyasal bakımdan aktif olan kirleticilerin zehirleyici (toksit) etkisi.
Solunum yoluyla havadaki 3 mikron çapından büyük taneciklerin vücuda girme şansları yoktur. Daha ince toz ve partiküller akciğere yerleşir, sonra kana karışır, son safhada ise, sinir ve damar rahatsızlıklarına sebep olabilir.
e. Diğer Kirletici Maddeler
Yukarıda bahsedilen ana kirleticiler dışında katı, sıvı, gaz halinde olabilen bazı maddelerin de havayı kirleterek canlı sağılığını tehdit ettiği bilinmektedir.
Bunlardan gaz halindeki hidrokarbonlar(HC) yakıtların iyi yanmamasından, egzozlardan ve benzin depolarından buharlaşmadan ortaya çıkar. Atmosferdeki fotokimyasal reaksiyon göstermesi ve kanserojen etkisi ile bilinmektedir.
Ayrıca kurşun, çinko, kadmiyum, krom gibi ağır metallerin de solunum yoluyla vücuda girerek insanlar ve diğer canlılara zarar verdiği tespit edilmiştir.
Doğrudan etki yapan tek organik gaz ise, etilendir. Flor ve florlu atık gazlar daha çok fosfatlı gübre üretimi esnasında ortaya çıkarlar. Bu florlu gazların da göz ve solunum yolu rahatsızlıklarına neden olduğu bilinmektedir.
Klor ve klorlu bileşikler ise; temizleyici, soğutucu, yangın söndürücü gibi üretim kollarında kullanılırlar. İlaç ve kimya sanayisinde çok kullanılan klorlu bileşikler de havada yüksek oranlarda bulunursa, solunum ve cilt yoluyla vücuda girerek kalıcı rahatsızlıklara hatta ölümlere bile yol açabilirler.
Yapılan araştırmalar insan ve diğer canlı hayatını tehdit eden kirleticilerden (CO) in %70-90′ının, (NO) in % 40-70 nin, (HC) un % 50 sinden fazlasının, şehirlerde havadaki kurşunun % 100 ünün egzoz gazlarından çıktığını göstermiştir. Tedbirler de bu duruma göre düşünülmelidir.
HAVA KİRLİLİĞİNİN KAYNAKLARI
A. Doğal Kaynaklar
Yanardağ volkan faaliyetleri, orman yangınları ile bitki örtüsü ve doğanın tahrip edilmesi örnek olarak verilebilir.
B. Yapay kaynaklar
İnsanların faaliyetleri sonucu oluşan kaynaklardır. Bunlara ısınma amacıyla konutlarda yakıt kullanımı, sanayi faaliyetleri sonucu oluşan kullanımlar ve trafik kaynaklı kirlilikler verilebilir.
1.Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği
Kentlerimizdeki ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği özellikle kış döneminin başlaması ile birlikte artış göstermektedir. Kış aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin temel sebepleri; ısınmada kalitesiz yakıtların (kükürt, kül ve nem oranı yüksek kalori değeri düşük kömürler) iyileştirilme işlemine tabi tutulmadan kullanılması, yanlış yakma tekniklerinin uygulanması ve kullanılan kazanların bakımlarının düzenli olarak yapılmaması olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra hızlı nüfus artışı ve kentlerde nüfus yoğunlaşması, topoğrafik ve meteorolojik şartlara göre şehirlerin yanlış yerleşmesi ve dolayısıyla çarpık kentleşme şehirlerimizde görülen hava kirliliğini artırmaktadır. Kış aylarında ısınma amacıyla soba ve kaloriferlerde genellikle odun, kömür, fuel-oil ve doğal gaz yakılmaktadır. Soba veya kalorifer kazan bacalarından çıkan gazlara genel kirleticiler denilmektedir. Bunlar; karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotdioksitler (NOx) ve partikül maddeler (is, kurum ve toz) dir.
2. Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliği
Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticiler baca ile havaya atılarak kirliliğe neden olmaktadır. Günlük ihtiyaçlarımızın karşılanması, yurdumuzun kalkınması, yeni iş sahalarının açılarak işsizliğin önlenmesi için bu fabrikaların mutlaka çalışması ve üretimlerini sürdürmesi gerekir. Burada önemli olan hem kalkınmayı sürdürmek ve hem de çevreyi korumaktır. İşyerleri, fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalıdır. Örneğin, temiz enerji kaynakları kullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalıdır. Sanayileşmenin yer seçimi önemlidir. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinler, mutlaka alınmalıdır.
3. Trafikten Kaynaklanan Hava Kirliliği
Ulaşım araçları günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Her gün değişik şekilde yararlandığımız bu motorlu karayolu taşıtları havaya verdikleri kirletici gaz ve taneciklerle çevremizi ve soluduğumuz havayı kirletmektedir. Hava kirliliğinin yarısı motorlu taşıtlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle büyük kentlerin ana cadde ve kavşaklarında, karayolları çevrelerinde havayı kirleten madde emisyonları (atmosfere atılan gaz, toz, is v.s.) önemli boyutlardadır.
Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir. Şehir trafiğindeki araçlar; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar. Taşıtlarda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değişmektedir.
Taşıtlarda benzinli ve dizel motor olmak üzere iki tür motor kullanılmaktadır. Benzinli motorla çalışan bir taşıtın başlıca kirletici kaynakları; egzoz borusu, benzin deposu, kartel havalandırma, karbüratör, fren balataları ve lastiklerdir. Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynakları egzoz borusu, fren balataları ve lastiklerdir. Egzozdan üç tür duman çıkar. Siyah duman, tam yanmamış yakıt taneciklerinin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olmadığını gösterir. Gri-Beyaz duman, tam yanma artığı maddelerin oluşturduğu dumandır.
Uygun yanma koşullarının olduğunu gösterir. Mavi duman, yanmamış yakıt ve yağ karışımı olup, genellikle motorun bakıma ihtiyacı olduğunu gösterir. Taşıtlardan kaynaklanan kirleticiler, genel ve özel kirleticiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Egzoz gazları içinde bulunan karbondioksit (CO2), su buharı (H2O), hidrojen (H2) ve azot (N2) gazları kirletici olarak kabul edilmemektedir. Egzoz gazı içerisindeki karbonmonoksit (CO), partikül madde (is, toz, tanecik v.s.) ve hidrokarbonlar genel kirleticiler olarak kabul edilmektedir. Benzinli taşıtlarda ise kurşun (Pb) bileşikleri önemli bir kirleticidir.
Kaynak: Çevre Orman Bakanlığı Çevre Durum Raporu
Tarih: 2016-03-02 01:57:13 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx